Özel okullar ve sınırsız vaatler

Yusuf Yapıcı

Özel okullar ve sınırsız vaatler

 

Özel Okulların eğitim ile ilgili verdikleri uçuk vaatler, kısa sürede eğitime gerçekten inanan anne babaları da eğitme olan inançlarını kaybettirecektir. Eskiden okullar mezun verir, o mezunlar iş hayatında başarılı olur ve yeni veliler o okulu merak eder, araştırırdı. Okulun neler yaptığını, neler sunduğunu öğrenmeye çalışırdı, şimdilerde daha ortada olmayan okulların başarıları ve vaatleri var. Hatta bazı okullar anne babanın yapması gerekenleri yapmaya adaylar.

Özellikle her öğrencinin bireyselliğini, özel oluşunu, kendine has yeteneklerinin olduğunu savunan okullar daha öğrencilerini tanımadan, görmeden, mevcutlarını bilmeden vaatler sunuyorlar. Müzik yeteneği olmayan öğrenciye enstrüman, rol yeteneği olmana drama sözü veriliyor. Sayısal – Sözel zeka yapısına bakmadan tüm öğrencilere başarı garantisi sunmaya çabalıyorlar. Veliler ve öğrenciler de dolaylı olarak süreci görmeden sonuca odaklanıp beklentilerini en üste tutmaya çalışıyorlar. Ama sadece insan yetiştirmede değil tarım bile yaparken, toprağa, iklime, tohuma bakılıp öyle ekim yapılır. Ve süreç içinde gelişimine göre gübre, su verilir ona göre sürülür. Fakat son zamanlarda okullar kayıt uğruna her sözü vermeye çalışıyorlar. Bu durum ilerleyen süreçlerde velinin, öğrencinin okula ve eğitme olan güvenini zedeleyecektir. Okulun da maddi manevi olarak ayakta durmasını zorlaştırır. Çünkü misyonu ve vizyonu olmayan okullara sürekli tüketmeye mahkumdur.

Hayaller çok güzel olabilir ama gerçekler unutulmamalıdır. Ülke olarak hem özel hem de devlet okullarında yabancı dilde başarılı olamadık. Sanatsal derslerde sınıfta kaldık daha kötüsü akademik olarak da muasır medeniyetler seviyesine çıkamadık. En çok duyduğum laf “hocam ama sınav gerçeğimiz var!” Evet sınav gerçeği var ama çok sayıda matematik, fizik, ya da diğer dersleri verdiğimiz halde tüm çocuklar sayısalda muhteşem olmadı. Oysan eğitim bir bütündür. Sanat, spor ve bilimsel dersler harmanlanmazsa hep eksik kalacaktır.

 

Öncelikle okullar bir kurum kültürü ve vizyonu oluşturmalı ve buna yatırım yapılmalıdır. En kötü vizyon vizyonsuzluktan iyidir. Vizyondan önce sunulan vaatler, verilen sözler havada kalır herkesi mutsuz eder. Okullar öncelikle liyakat sahibi yöneticilerle çalışmalıdır. Yönetici vizyon sahibi, profesyonel ve ufku geniş, sistem ve sisteme entegre olabilen ekip kurabilen olmalı. Kendi bilgisini becerisini ekibine, velisine aktarabilmelidir.

            Okulla yatırım yapılmadan önce öğretmen akademisi kurulmalıdır. Her okul önce kendi okuluna öğretmen yetiştirmeli kendi felsefelerini oluşturmalıdır. Verdiğiniz sözlere öğretmeni inanmıyorsa hezimet olur. Öğretmen eğitimde yenilikçi, ufku geniş, kendini geliştiren biri yapıya sahipse tüm emekler boşa gidecektir.

            Öğrenci velilere sözler değil projeler anlatılmalıdır. Bölgeye, yöreye, şehre göre eğitim politikaları belirlenmelidir. Alt yapı çalışması ar-ge’si çok iyi yapılmalıdır. Uyguna bilirliği olmayan sözler verilmemelidir. Okulda tüm öğrenciler enstrüman çalamaz ama müziğe bakış açısı kazanabilir, ressam olamaz ama kaliteli resmi bilir, sporcu olamaz ama kırıp dökmeden spor yapabilmeyi öğrenebilir. Üst düzey bilim adamı olamaz ama düşünebilen yeteneğini kazanabilir. Çünkü her çocuğun yapısı diğerinden faklıdır. Öğrenciyi tanımadan verilen sözler ya da yöneticinin, öğretmenin inanmadığı bir etkinliği ders olarak vermek sadece zarar ve kayıptır.

 

10.08.2018 (Yusuf Yapıcı)

DİĞER YAZILAR

KARANTİNA SÜRECİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİLERİ

ÇOCUKLAR NEDEN BAŞARILI OLAMIYOR?

KODLAMA DERSİ NE KADAR GEREKLİ?

ÇOCUĞUNUZ ÖZGÜVENLİ Mİ ŞIMARIK MI?

İNSANLIĞIN TEKNOLOJİ İLE İMTİHANI

GENÇLERLE İLETİŞİM NASIL OLMALI

ÇOCUKLARLA BAHARI YAŞAMAK

HER ÇOCUK ZEKİ MİDİR?

Davranış, sözden daha etkilidir